MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bilinmelidir ki 25 Eylül referandumu dört parçalı büyük Kürdistan’ın ön çalışması, ön hazırlığı, ön kapısıdır. Buna sabır göstermek, gözümüzün önünde infaz fermanımızın yazılmasına sessiz kalmak mümkün değildir. 1 Ekim günü TBMM’nin açılış konuşmasını yapan Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘Sınırımızda fitne kuyusu kazdırmayız’ beyanı çok nettir, Türkiye Cumhuriyeti’nin duruşunu özetlemektedir.” dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, terörle mücadelede son bir hafta içinde şehit olan güvenlik güçlerine Allah’tan rahmet diledi.
Fransa’nın Mulhouse kentinde bir konutta çıkan yangında hayatlarını kaybeden 5 kişiden 3’ünün Türk vatandaşı olmasından derin üzüntü duyduğunu dile getiren Bahçeli, “Bu elim hadisede can veren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, Fransa devletine ve Fransız halkına da taziye ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.” diye konuştu.
Milliyetçi-ülkücü hareketin, taşıdığı misyonun ve sahip olduğu vizyonun gereğini yaptığını belirten Bahçeli, şunları söyledi:
“Türkiye zorlu bir dönemde, yokuşu keskin ve yorucu bir devirdedir. Bunu görüyor, bunu biliyoruz. Bugünkü sıkıntılı ortamda, eğer görevimizin şuuruna varamazsak, eğer üzerimizdeki sorumluluğun ağırlığını kaldıramazsak önümüz karanlıktır. Bu itibarla çok çabalamalı, çok çalışmalıyız. Geceyi gündüze katıp adeta Karadeniz gibi çırpınmalıyız. Bahanelere sıkışıp kalmaktansa, ‘bana ne’ deyip köşeye çekilmektense meseleleri önce kavramalı, sonra anlamalı, ardından da yorumlayıp çözümün yol ve yöntemini üretmeliyiz. Badirelerin cesametinden şikayet etmektense, belaların çokluğundan dert yanmaktansa bunların üstüne korkusuzca gidebilecek yürekliliği gösterebilmeliyiz. Etrafımızdaki çember daralıyor, farkında olmalıyız. Türkiye aleyhtarı kampanya kökleşiyor, dikkat kesilmeliyiz. Karşımızdaki tehditleri isabetle okuyup, zamanlama hatasına düşmeden tedbir geliştirmeliyiz. Gecikirsek gelişemez, güçlenemeyiz. Zaafa düşersek hak ettiğimiz zirvelere tutunamayız.”
Bahçeli, Türkiye’nin çetin şartlarının ve komşu coğrafyaların karmaşık yapısının titizlikle takip edilmesi gerektiğini dile getirerek, yalnızca takiple yetinilmemesi ve mücadele ruhunun tahkim edilmesi gerektiğini söyledi.
Bu süreçte TBMM’nin yapacağı çok şey olduğuna işaret eden Bahçeli, “Demokrasi yegane çaremiz, vazgeçmeyeceğimiz değerimizdir. Meşruiyetten ödün vermemiz, hukukun üstünlüğünden tavizimiz düşünülemeyecektir. Gazi Meclis millet iradesinin tecelligahı, milli ümitlerin, milli hedeflerin idame, ifade ve ihata merkezidir. Bu kutlu mekan, milletimizin gelecek arzularını bağladığı bu tarihi emanet Allah’ın izniyle ilelebet var olacaktır.” ifadesini kullandı.
Onca saldırıya rağmen Meclisin açık ve çalışır vaziyette olduğunu kaydeden Bahçeli, meşru ve seçilmiş hükümetin görevinin başında olduğunu, milli güvenliğe yönelmiş tehlikelerin kaynağında kurutulması için olağanüstü bir azim ve gayretin gösterildiğini söyledi.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye içine girdiği karanlık tünelden mutlaka çıkmalıdır. İnancım odur ki eninde sonunda da el birliğiyle, dayanışmayla çıkacaktır. Bunu hep birlikte başarmak, hep birlikte sonuç almak durumundayız. Aksi milletimiz için ıstıraptır, imhadır. Tavsama, taviz, teslimiyet, acziyet artık olmamalı, bunlar Türkiye için gündemden tamamen çıkmalıdır. Türk milleti bedenine geçirilmek istenen kefeni yırtacak güçtedir. Buna inancımız sonsuzdur. Türk milleti ihaneti ezecek, her şekilde yenecek, üst üste alt edecek karar ve yeterliliktedir. Hepsinden önemlisi, Türk milleti birdir, beraberdir, diridir. Bilmiyorlar ki Anadolu’yu vatan yapan kahramanlar ölmedi. Bilmiyorlar ki Türklüğü asırlarca taşıyan kutlu yürekler, İslam’ın sancaktarlığını yapan ihlaslı yüzler hala pes etmedi.”
Bugün karşılaşılan tehlikelerin sadece günümüzün imkan ve şartlarıyla yorumlanmasından kaçınılması gerektiğini belirten Bahçeli, “Çevremizi saran tehditlerin iç yüzünü iyi görmeliyiz. Neyi yaşıyorsak, neye maruz kalmışsak bunun başlangıcı Anadolu’nun fethine kadar uzanmaktadır. Bugün yaşadıklarımızın kökü geçmişin derinliklerindedir. Türk milletine karşı bin yıldır sinmiş düşmanlık saklandığı delikten her fırsatta yeniden çıkmaktadır.” dedi.
Bahçeli, yaşananların bir hesaplaşmanın işareti olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Aslında yaşananlar tam bir hesaplaşmanın işaretidir: Kapanmamış defterlerin, silinmemiş nefretlerin, tükenmemiş öfkelerin, unutulmamış yenilgilerin hesabı önümüze getirilmektedir. Türkiye çok ciddi bir beka mücadelesi vermektedir. İç ve dış siyasi tansiyon tehlikeli şekilde tırmanmaktadır. Ülkemiz çok cepheli bir bunalım kıskacındadır. Gelişmelerin seyri, olayların istikameti hırpalayıcı, yaralayıcı niteliktedir. Bilhassa sınırlarımızın hemen dibinde Türkiye’ye ve bölge ülkelerine karşı vandal bir tuzak kurulmaktadır. Emperyalizmin kuklaları, Siyonizmin maşaları, huzur ve istikrarın kan davalıları kaos imal etmektedir. Yaklaşık bir asır evvel masa başında çizilen haritalar, şimdi yeniden güncellenmek, yeni baştan belirlenmek istenmektedir. Birinci Dünya Savaşı’yla eski hakimiyet havzalarımıza üşüşen zalimler on yıllardır yaydıkları fitnenin, yaptıkları tezviratın meyvelerini toplama arayışındadır. Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde, Ortadoğu’nun tamamında büyük bir komplo, önü arkası planlanmış bir oyun sahnededir. Arap Baharı ile birlikte alev alan yangın artık kapımıza dayanmıştır. Komşu coğrafyalardaki devletler bölünmenin, parçalanmanın, ufalanmanın bir önceki safhasındadır. Etnik ve mezhep kutuplaşması etrafımızdaki kaosun fitilini tutuşturmuştur. Emperyalizm sınırlarla oynamaktadır. Emperyalizm sinir uçlarıyla oynamaktadır. Emperyalizm insan ve toprak varlığına kast etmek için çoktan devrededir. Bu gelişmeler karşısında doğal olarak Türkiye’nin güvenliği de diken üstünde, bıçak sırtındadır.”
Bahçeli, Irak Kürk Bölgesel Yönetimince gerçekleştirilen referanduma da değinerek, “Bir aşiret lideri çıkıp, haddini hududunu aşarak bağımsızlıktan bahsedebilmektedir. Neymiş, bağımsızlık 16 yaşından beri hayaliymiş. Sonunda ölüm de olsa hazırmış. Buradan diyorum ki ham hayal peşinde koşan peşmerge başı kabusla tanışacak, ısrar ve inadı sürerse belasını muhakkak bulacaktır.” diye konuştu.
Barzani’nin tüm itiraz, tüm tepki, tüm karşı çıkışlara rağmen 25 Eylül korsan referandumunu gerçekleştirdiğini anlatan Bahçeli, böylelikle Irak’ın siyasi ve toprak bütünlüğünün darbe yediğini, bölgesel denge ve hassasiyetlerin zemin ve mevzi kaybettiğini vurguladı.
Bahçeli, şöyle devam etti:
“Barzani, 25 Eylül referandumuyla bağımsızlığa giden dikenli, mayınlı ve karanlık yolda önemli bir merhaleyi aşmıştır. Ne var ki bu gaspçı, bu fırsatçı fiili dayatma gayrimeşrudur, gayrihukukidir, üstelik yok hükmündedir. Barzani Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayı göze almıştır. Bilinmelidir ki 25 Eylül referandumu dört parçalı büyük Kürdistan’ın ön çalışması, ön hazırlığı, ön kapısıdır. Buna sabır göstermek, gözümüzün önünde infaz fermanımızın yazılmasına sessiz kalmak mümkün değildir. 1 Ekim günü TBMM’nin açılış konuşmasını yapan Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘Sınırımızda fitne kuyusu kazdırmayız’ beyanı çok nettir, Türkiye Cumhuriyeti’nin duruşunu özetlemektedir. Irak’ın toprak bütünlüğü bizim için vazgeçilmezdir. Merkezi Yönetimin otoritesi tartışılmamalıdır. Özellikle Irak Türkmenlerinin tarihi çıkarlarına zarar verecek, soydaşlarımızın hayat ve varlık haklarına leke sürecek her girişim, her teşebbüs karşısında Türk milletini bulacaktır.”
Kerkük, Tuzhurmatu, Altınköprü, Kifri, Telafer, Hanekin ve Mendeli’de yarım asırdır demografik yapının değiştirilmesinin amaçlandığına dikkati çeken Bahçeli, “2004’ten sonra Türkmen kardeşlerimizi asimile etmek, sistematik bir şekilde tapu kayıtlarını yakmak, etnik kıyım ve tasfiyeye tabi tutmak için şeytanın bile aklına gelmeyecek oyunlar oynanmış, şiddet ve güç gösterisinden medet umulmuştur.” dedi.
“Sorumlu ve suçlu, PKK’nın himaye ve destekçisi, Mehmetçik katillerinin umudu Barzan aşireti lideri Mesut Barzani’dir.” ifadesini kullanan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dökülen Türkmen kanı üzerinde gelecek planlaması yapanlar, Türkmenlerin canına, malına, ırzına, vatanına kast edenler iki dünyada da yatacak yerleri olmayan alçaklardır. Ve bunlarla hesabımız mahşere kalmadan görülecektir. Çünkü Türkmenler kardeşimiz ve kaderimizdir. Çünkü Türkmeneli Türk’tür, Kerkük Türk’tür ve Türk ile uğraşanın iki yakası bir araya gelmeyecek, bunların aldıkları ah ve beddualar kendilerinden değilse de nesillerinden kesinlikle teker teker çıkacaktır.”
Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kerkük Türkmen şehridir” ifadelerine değinerek, “Sayın Cumhurbaşkanı’na teşekkürlerimi sunuyorum. Gazze ve Filistinliler Türkiye için ne ise Kerkük ve Türkmenlerin de Türkiye için aynı anlam ve değeri taşımaya başladığından dolayı mutluyuz, umutluyuz.” diye konuştu.
“Kerkük’ün statüsü üzerinde karalama yapanlar, Türkmenlerin boyun eğmesini, esaret altına girmesini bekleyenler ya çok ahmaktırlar ya da yedikleri yürek başlarını döndürmüş, gözlerini karartmıştır.” değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, Türk milletinin zalimlleri ve zilletten gözleri kararanları pişman edecek güç ve kudrette olduğunu söyledi.
Irak Türkmenlerinin varlığının yok sayılamayacağını vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu:
“Damla damla akan Türkmen kanlarının, göz pınarlarından süzülen mazlum yaşların, haksızlığın kurbanı olmuş tüm masum soydaşlarımızın hesabı da elbet bir gün, bir akşam veya bir sabah vakti muhataplarından sorulacaktır. Paslı kulaklar duysun, mühürlü kalpler görsün: Kerkük tarihte Türk’tü, bugün Türk’tür, istikbalin de şanlı Türk kentlerinden birisidir.
İkazla ifade ediyorum, ‘devlet kurdum’ demekle devlet kurulmaz. ‘Hadi bağımsız olayım’ demekle de bağımsızlık gerçekleşmez. Gerçekleşse bile yaşayamaz, ayakta kalamaz. Barzani Irak’ın kuzeyindeki puslu havadan, istikrarsız ortamdan istifadenin peşine düşmüştür. Bunu ecdadımızın kabullenmesi imkansızdır. Bunu tarihin kabullenmesi imkansızdır. Buna şehidin, şühedanın tamam demesi tam anlamıyla akıl dışılıktır.”
Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının ötesinde, varlığını, birliğini ve güvenliğini tehlikeye atacak her teşebbüse, her tezgaha anında ve cesaretle müdahale edecek seviye olduğuna işaret ederek, bu amaçla 23 Eylül’de TBMM’de kabul edilen Türk askerinin sınır ötesine gönderilmesiyle ilgili tezkereye evet dediklerini kaydetti.
Devlet Bahçeli, “Türk milletine parmak sallayanlar varsa, ki vardır, o parmağını eliyle birlikte gövdesine kadar kırar, hatta koparırız. Türk devletine kafa tutanlar varsa, ki bu da vardır, o kafaya balyoz gibi inecek irade ve milli iffeti her zaman ispata da hazırız. Biz yeri gelir yufka yürekli, yeri gelir tunç bilekli oluruz; ama zalime fırsat vermeyiz, haine merhamet etmeyiz, bundan sonra da etmeyeceğiz.” diye konuştu.