Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada Kuzey Irak’taki referanduma değinerek, “Mesele Kürtlerin hakları meselesi değildir. Tam tersine mesele; Kürtlerle Arapları, Türkmenleri, diğer grupları ve çevredeki ülkeleri sonu gelmez bir kavga, çatışma, hesaplaşma sürecine itmek isteyenlerin oyununa düşüp düşmeme meselesidir” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda milletvekillerine ve davetlilere hitaben bir konuşma yaptı.
Yeni yasama yılında AK Parti’nin ilk grup toplantısının, hayırlara vesile olması temennisiyle konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta vefat eden AK Parti Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Yüksel’e Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve AK Parti camiasına başsağlığı diledi.
Fransa’da yaşanan kundaklama olayında vefat eden Türkler için Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Las Vegas şehrinde 59 kişinin ölümü, yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan katliamla ile ilgili ABD Başkanı Donald Trump’a taziyelerini ilettiklerini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu tür olaylarla ilgili bugüne kadar duruşumuz neyse, bundan sonra da bu duruşumuzu koruduğumuzu kendilerine ifade ettik” dedi.
“AK PARTİ REFORMLARIN PARTİSİDİR”
Kurtuluş Savaşını yöneterek ve 15 Temmuz alçak darbe girişimi sırasında çalışmalarını cesaretle sürdürerek her dönemde tüm dünyaya örnek olacak asil bir duruş sergileyen TBMM’ye yeni yasama yılında başarı dileklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grubunun, yeni yasama yılında da TBMM’nin lokomotifi olmaya devam edeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yasama yılında görüşülerek kabul edilen yeni içtüzüğün, komisyon ve Genel Kurul çalışmalarında ciddi rahatlık sağlayacağına işaret ederek, bu dönemdeki en önemli işlerden birinin, 2019 yılı Kasım ayındaki seçimlerle yürürlüğe girecek Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçiş için gereken uyum yasalarının çıkartılması olacağını dile getirdi.
“AK Parti reformların partisidir. Bugüne kadar hep olduğu gibi, yeni yasama yılında da ülkemizin ve milletimizin ihtiyaç duyduğu reformların yasal altyapıları, yine bu kutlu çatı altında hazırlanacaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Partili milletvekillerine çalışmalarında başarı dileklerinde bulundu.
“DEVLET VE MİLLET OLARAK DİMDİK AYAKTAYIZ”
Bölgede çok kritik ve gelecek yüzyılı biçimlendirecek önemde gelişmelerin yaşandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin; coğrafyası ve milletiyle, bu gelişmelerin merkezinde yer aldığını belirtti ve “Bin yıldır bu coğrafyada bizi yok etmek için sayısız teşebbüs olmuştur. Gördüğünüz gibi biz devlet ve millet olarak hâlâ dimdik ayaktayız, hâlâ bölgenin en önemli gücüyüz” diye konuştu.
“Bizi tehdit edenlerin, bize kefen biçenlerin, hele böyle kriz dönemlerini fırsat bilip sırtımızdan hançerlemeye kalkanların hiçbirinin ise bu topraklarda esamisi okunmuyor, okunmayacaktır” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aksi yönde gayretler içine girenlere, bu milletin bağımsızlığı ve geleceği için neleri yapabileceğini göstermek de boynumuzun borcudur” diye ekledi.
“MUSUL’UN ÇEVRESİNDEKİ DEMOGRAFİK YAPIYI HİÇE SAYAN BİR GİRİŞİM ART NİYETLİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Bizim kimseyi tehdit etmek gibi bir niyetimiz yok. Biz, tüm samimiyetimizle ikaz görevimizi yerine getiriyoruz. Bu da ancak bir dostun bir başka dosta göstereceği türden bir yaklaşımdır. Atalarımızın ‘dost acı söyler’ ifadesinde olduğu gibi, uyarılarımız acı olabilir ama hakikatin ta kendisidir. İşte burada bir kez daha tekrarlıyorum: Kuzey Irak’ta yaşanan referandum krizi, bölgemizin bağrına yeni bir hançer saplama girişimidir. Mesele Kürtlerin hakları meselesi değildir. Tam tersine mesele; Kürtlerle Arapları, Türkmenleri, diğer grupları ve çevredeki ülkeleri sonu gelmez bir kavga, çatışma, hesaplaşma sürecine itmek isteyenlerin oyununa düşüp düşmeme meseledir. Etnik hırçınlıklar ve mezhebi husumetler üzerinden yanı başımızda kazılan, ateşini kin ve nefretin beslediği bu çukura izin veremeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Irak ne tek başına Kürt’ün, ne tek başına Arap’ın, ne tek başına Türkmen’in değildir” vurgusunda bulunarak, Irak’ın; tüm bu kesimlerin binlerce yıllık ortak geçmişinden süzülüp gelen bir kardeşlik iklimi içinde ortak bir gelecek inşa edilmesi gereken bir yer olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başka türlü bu topraklarda güvenlik, huzur, refahın tesis edilemeyeceğinin altını çizerek, “Kerkük türküleriyle büyümüş bir milleti, ‘Kerkük’teki birkaç bin Türkmen için’ diye başlayan cümlelerle tahkir etmek kimsenin haddine değildir” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha düne kadar ayrı bir Sünni Arap bölgesel yönetimi kurulması tartışılan Musul’un çevresindeki demografik yapıyı hiçe sayan bir girişimin kesinlikle art niyetli olduğunu belirtti.
“KRİZİ UZLAŞMAYLA ÇÖZMEK İÇİN HER YOLU DENEYECEĞİZ”
“Elbette bölgemizde yaşanan krizi suhuletle, akılla, uzlaşmayla çözmek için her yolu sonuna kadar deneyeceğiz. Devlet olmanın gerektirdiği vakardan, soğukkanlılıktan asla taviz vermeyeceğiz” açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdilik sadece belirli alanlardaki ambargolarla yetindiklerini, Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin kendisine gelmemesi durumunda bu adımların artarak devam edeceğini, çok daha ileri adımları atmakta tereddüt etmeyeceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili açıklamalarında sözlerini şöyle sürdürdü: “Gayet iyi giden bir ilişkiyi kendi elleriyle tahrip eden, bununla da yetinmeyip dillerini ülkemizi tehdit etmeye kadar uzatan Kuzey Irak yönetiminin, bir an önce aklını başına devşirmesini umut ediyoruz. Biz Kuzey Irak’taki tüm kardeşlerimizi; Türkmen, Arap, Kürt demeden, kökenine, meşrebine bakmadan sevdik, seviyoruz. Onların da bize aynı duygular içinde yaklaştıklarına inanıyoruz. Bizi seveni, biz de severiz. Bize saygı duyana, biz de saygı duyarız. Ama aksi olduğu zaman gereğini yaparız. Geçmişteki tecrübelerinden asla tutulmadığını kendilerinin de bildikleri birtakım sözlere kanarak, kardeşlerinin ve komşularının hukukuna riayet etmeyenlerin akıbeti, hiç şüphesiz hüsran olur. Yarın küresel bir çalkantı yaşandığında herkes dönüp kendi evine, yurduna, toprağına gidecek. Bizler ise burada yine yan yana yaşamaya, yüz yüze bakmaya devam edeceğiz. Bugün birilerine güvenerek aramızdaki birlikte yaşama hukukuna ihanet edenlerin, yarın dönüp bu kapıyı tekrar nasıl çalabileceklerini merak ediyoruz. Bu kapı tamamen kapanmadan uzatılacak her eli tutmaya hazır olduğumuzu, burada bir kez daha belirtmek istiyorum.”
“BİZİM ASIL SIKINTIMIZ SÜREKLİ İÇERDEN VURULMAMIZDIR”
Türkiye’nin ileriye doğru adım attığında ya da bir hamle başlattığında hep aynı sıkıntıyla karşılaştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sıkıntı, kesinlikle dışarıdan karşımıza çıkan, bizimle rekabet eden, mücadele eden güçler değildir. Onlar zaten tabii olarak yapmaları gerekeni yapıyorlar. Biz de planlarımızı bunları hesaba katarak gerçekleştiriyoruz. Bizim asıl sıkıntımız sürekli içerden vurulmamızdır” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 1950’li yıllarda girdiği sıçrama sürecinin 1960 darbesi ile kesintiye uğratıldığını; 1980 sonrası yeniden bir sıçrama dönemine girdiğinde ise PKK terör örgütünün büyük bir tehdit hâline gelmesi ve siyasi istikrarsızlık sebebiyle Türkiye’nin büyük krizlerin içine sürüklendiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında “AK Parti dönemiyle birlikte yeniden ve Cumhuriyet tarihimizin tamamında yapılanların katbekat üzerinde bir hamle başlattık. Bu defa da, önce vesayet odakları, ardından FETÖ ihanet çetesi, onu takiben bölücü örgütün yeniden alevlenen eylemleri vasıtasıyla ayağımıza tekrar prangalar vurulmaya başlandı” şeklinde konuştu.
“SURİYE VE IRAK’TA YAŞANAN HİÇBİR HADİSE BİZDEN BAĞIMSIZ DEĞİLDİR”
Allah’ın yardımı ve milletin desteğiyle tüm bu sıkıntıları aşıp bölgesel ve küresel hedeflere odaklanmaya çalışırken, Suriye ve Irak’taki gelişmelerle Türkiye’nin önüne yeni duvarlar örülmeye çalışıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir kez daha söylüyorum; Suriye’de ve Irak’ta yaşanan hiçbir hadise, bizden bağımsız değildir; hatta doğrudan doğruya içişlerimizle alakalıdır. Dolayısıyla, kimse bize ‘Siz niye Irak’la, Suriye’yle ilgileniyorsunuz?’ deme hakkına sahip değildir. Her meselede olduğu gibi, Irak ve Suriye’deki krizlerin ülkemize yansımalarının üstesinden de milletimizle birlikte geleceğiz, bundan hiç şüpheniz olmasın” sözlerine yer verdi.
“ÇELİK GİBİ SAPASAĞLAM DURMAMIZ GEREKEN BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Fakat bunun için formül bellidir; bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Mesele bu, başka çaremiz yok. Kendisini bu ülkeye, bu topraklara, bu millete, bu halka ait hisseden herkesin başka hiçbir duyguya, tahrike, hevese kapılmaksızın bayrağımıza ve ezanımıza sahip çıkma mücadelesini hep birlikte vermesidir. Ayrışırsak dağılırız, dağılırsak yok oluruz. Devir, ne köken, ne meşrep, ne cemaat, ne cemiyet, ne hizip hesabı yapma devridir. Beton gibi, çelik gibi sapasağlam durmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Parçalanarak büyümek, küçülerek güçlenmek, ayrışarak bütünleşmek diye bir durum olamaz, tam tersine birleşeceğiz, bütünleşeceğiz, kenetleneceğiz ve önümüze çıkan tüm engelleri aşarak gümbür gümbür hedeflerimizle devam edeceğiz.”
“BİZ HEP BİRLİKTE TÜRKİYE’YİZ”
Bu devletin vatandaşı olmaktan, bu bayrağın gölgesinde yaşamaktan rahatsızlık duyan varsa, ne yapıp edip onların da fikrini değiştirmeleri; gönlü kayıp başka mecralara meyleden varsa ne yapıp edip onların da gönlünü kazanmaları gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık bizim terör örgütlerine, bölücülere, fitnecilere, çıkarcılara kaptıracak tek bir kardeşimiz dahi olamaz” dedi.
‘Hesabi değil, hasbi olunması’ gerektiğini; AK Parti’ye bir siyasi parti olarak değil bir dava olarak bakılması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bölücü örgütün saldırılarında ve bunlarla mücadelede yeteri kadar insanı kaybettik. FETÖ gibi milletimizin değerlerini kullanarak bir kanser hücresi gibi sinsice bünyemizi saran ihanet çetelerine yeteri kadar insanımızı maalesef kaptırdık. Daha iyi bir hayat, daha bir kariyer vaadiyle parlak beyinlerimizi bir anafor gibi içine çeken Batılı ülkeler de yeteri kadar insanımızı yuttu. Artık 80 milyonun tamamına biz sımsıkı sahip çıkacağız. Her bir vatandaşımızın bugünün ve geleceğinin sadece bu topraklarda olduğunun bilinciyle ülkesini sahiplenmesini sağlayacağız.”
“Biz hep birlikte Türkiye’yiz ve inşallah öyle de kalmaya devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Kendi coğrafi ve toplumsal birliğine sahip olamayanların başlarına gelenleri hep birlikte izliyoruz. Aynı oyunu ülkemizde oynamak isteyenlerin ellerini hep boş bıraktık, inşallah bundan sonra da aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“BÜYÜME RAKAMLARI EKONOMİMİZİN DOĞRU YOLDA OLDUĞUNU GÖSTERİYOR”
Türkiye’nin bir yandan bölgesindeki krizlerle mücadele ederken, diğer yandan hedeflerine doğru ilerleme gücüne sahip bir ülke olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktada asla ihmal edilmemesi gereken alanların başında ekonominin geldiğini vurguladı. “Türkiye böylesine derin iç ve dış dalgalanmalarla karşı karşıyayken, ekonomide kontrolü elde tutmak kolay değil” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, küçük sarsıntılar dışında bunun başarıldığını belirterek, yılın ilk yarısında elde edilen 5,1 düzeyindeki büyüme rakamının ekonominin doğru bir yolda olduğunu gösterdiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırımların ve tüketim ile birlikte artmasını da sağlıklı bir büyüme eğilimi olarak değerlendirdi.
“FAİZLERDEKİ DÜŞÜŞ, İSTEDİĞİMİZ NOKTADA DEĞİL”
Faizlerdeki düşüşün istenilen noktada olmadığını belirterek, bu düşüşün sağlanamaması durumunda birçok musibetin beklenebileceği uyarısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, piyasa faizlerinin yüzde 20’lerde olduğu bir ülkede, yatırımcının yatırım yapamayacağını ve istihdamın artmayacağını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin devamında, “Bizim faizci akıllarla, faiz lobilerinin yaklaşımlarıyla adım atamayız. Eğer onlarla adım atarsak sadece onları ihya ederiz, buna dikkat etmemiz lazım” diye konuştu.
Merkez Bankasının ve ilgili diğer kurumların kararlı politikalarıyla, Türk Lirasındaki değer kaybının durarak kısmî bir yükseliş yaşandığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek faiz sebebiyle enflasyonda düşüşün hâlâ sağlanamadığını söyledi ve şu değerlendirmelere yer verdi: “Yüksek faiz, asla enflasyonu aşağı çekmeyecektir, hep onun önündeki en önemli engeldir. Bunun bir defa kararını öyle veya böyle vermemiz lazım. Çünkü doğru orantılıdır, faiz düşerse enflasyon düşer, faiz yüksek olursa aynen o da yüksek olur. Ama şu andaki anlayış ne? Ters orantılıdır. Hayır, ters orantılı değil, işte bunu gördük. Göreve geldiğimizde faiz yüzde 63’tü, biz bunu aşağıya doğru çekmeye başladık. Ve enflasyon yüzde 30 civarındaydı, faizi aşağı çektikçe enflasyon da düştü, ne zaman ki 4.6, faizi buraya çektik, enflasyon da tek haneli rakamda ciddi bir düşüş ortaya koydu. Ama bunu hâlâ anlatamıyoruz, bunu bir defa halletmemiz lazım.”
KAMU-ÖZEL SEKTÖR İŞ BİRLİĞİ PROJELERİNİN ÖNEMİ
Orta Vadeli Programın geçen hafta kamuoyu ile paylaşıldığını hatırlatarak, programın geçen yıla göre daha cesur, daha özgüvenli ve daha büyük hedeflere yönelik olarak hazırlanmış olmasından memnuniyet duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şahsen daha yüksek rakamları yakalayacağımıza inanıyor olsam da hem 2017 yılı, hem de önümüzdeki üç yıl için belirlenen yüzde 5,5’luk büyüme hedefi memnuniyet vericidir. Bu programda yer verilen kamu-özel sektör iş birliği projeleri, altyapı ve üstyapı yatırımlarının tamamlanma süresinin kısaltılmasına yapacağı katkı bakımından önemlidir” değerlendirmesine yer verdi.
Kamu-özel sektör iş birliği projelerinin ekonomik faydalarının, sadece maliyetle sınırlı tutulmaması; aynı zamanda erken ve yüksek kaliteyle tamamlandıkları gerçeğinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu tür projelerin yabancı sermayeyi teknoloji paylaşımları başta olmak üzere yabancı ortaklıkları cezbetmesi gerekiyor. Yeni küresel değer zincirinin üretim yanında araştırma-geliştirme tasarım ve marka gibi aşamalarında da yer alabilmemiz buna bağlıdır” uyarısında bulundu.
“TÜM TARAFLARIN KAZANACAĞI BÜYÜME MODELİ OLUŞTURMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Hedeflerimize sadece yabancı sermayeyle ulaşamayacağımız gibi kendi teknoloji geliştirme kapasitemizi oluşturarak küresel pazarlara erişimi sağlayabilmemizin güçlüğü de ortadadır. Öyleyse yapmamız gereken, küresel sermaye, yabancı teknoloji, yerli yetenekler, iç piyasa talebi ve devlet desteği olarak ifade edebileceğimiz dört ayaklı bir politikayı hayata geçirmektir. Uluslararası şirketlerle yerli şirketlerin iş birliğine gitmesini sağlayıp bu girişimleri de devlet desteğiyle tahkim ederek tüm tarafların kazanacağı bir büyüme modeli oluşturmalıyız. Bu modeli başarıyla uygulayan Çin, ilk ticari hızlı trenini daha 10 yıl önce raylara koymuşken, bugün dünyanın tamamından daha uzun, tam 20 bin kilometrelik bir hızlı tren ağına sahip hâle gelmiştir. Daha önemlisi, bu tecrübesini ülkemiz başta olmak üzere tüm dünyaya ihraç etmektedir. Bizim de bunu yerli otomobilden savunma sanayimize, tıbbi cihazlardan raylı sistemlere ve ilaçtan kimya sektörüne kadar birçok alanda başarmamız gerekiyor. Bunun için gereken potansiyele fazlasıyla sahibiz.”
“YASTIĞIN ALTINDAKİ VEYA KOLUNUZDAKİ ALTINLAR SİZE BİR ŞEY KAZANDIRMAZ”
Varlık Fonunun içeride ve dışarıda ihtiyaç duyulan yatırımların katalizörü olacağını ümit ettiklerin; ancak fonun henüz böyle bir kapasiteye kavuşmadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sıkıntıyı da en kısa sürede aşarak Varlık Fonunu büyüme için ihtiyaç duyduğumuz yatırımların en önemli destek unsuru hâline getireceğimize inanıyorum” dedi.
Hazine Müsteşarlığı’nın 2 Ekim tarihi itibariyle Ziraat Bankası şubeleri aracılığıyla talep toplama işlemleri başlayan altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikaları uygulamasını da önemli bulduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırıma ve üretime dönüşemeyen yastık altında ve kolda tutulan altınların sahibine bir şey kazandırmayacağını söyledi. Söz konusu modelin, yastık altı ziynet eşyalarının ekonomiye kazandırılmasına imkân sağlayacağına ve sahiplerine de kazandıracağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımızı yastık altındaki altınlarını bu şekilde değerlendirerek hem kendine, hem ülkemizin büyümesine ve gelişmesine katkı sağlamaya davet ediyorum” diye ekledi.
“500 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT HEDEFİNE DOĞRU İLERLEMELİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyüme ve istihdam hedeflerimize ulaşmamızın itici gücü ihracattır. Orta Vadeli Programda ihracattaki büyümenin, ithalattaki artışın üzerinde belirlenmesi cari açığı kontrol altında tutacak bir ihracat artışının hedeflendiğini gösteriyor. Adeta psikolojik bir sınır hâline gelen 150 milyar dolar rakamını evvel Allah çoktan aştık. Artık 500 milyar dolarlık ihracat hedefimize doğru hızla ilerlemenin yollarını arıyoruz, aramalıyız. Şehirlerimizin ihracat imkânları ile ülkelerin ithalat ve ihracat profillerini eşleştiren, dolayısıyla hedef pazarları adresleyen çalışmaları genişleterek sürdürmeliyiz. Türk ticaret merkezlerinin yaygınlaştırılması ve Türkiye Tanıtım Grubunun çalışmaları da hem potansiyel alıcıların kolaylıkla erişimi, hem de yurt dışındaki itibarımızın yönetimi açısından kıymetlidir. Artık tanıtım çalışmalarımızda yabancı gazetelere tam sayfa ilan vermenin ötesine geçerek, ülkemizin yatırım ve dış ticaret alanındaki desteklerini ikna edici bir şekilde ortaya koymamız şarttır.”
“BÜYÜMENİN İSTİHDAMA YANSIMASI GEREKİYOR”
Orta vadeli programda istihdamda her yıl 1 milyonun üzerinde artış öngörüldüğüne değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 15 yılda istihdam artışının hep yüksek olduğunu; ancak gençlerin ve kadınların işgücüne katılım düzeyi çok güçlü şekilde gerçekleştiği için işsizlik oranlarının düşüşünün yavaş olduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tecrübeden hareketle, istihdam konusundaki hedeflerin biraz daha yüksek tutulması gerektiğini ifade ederek, “Çünkü istihdam demek, sadece iş bulmak ve para kazanmak anlamına gelmiyor, erkeğiyle, kadınıyla, genciyle her yeni istihdam daha huzurlu bireyler, daha huzurlu aileler ve daha huzurlu toplum, ülke anlamına geliyor” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu anlayışla, orta vadeli programda işsizlik sigortasından yaşlılık aylıklarına, sosyal yardımlardan aktif iş gücü programlarına kadar insanımızın hayatına dokunan her konuya özel ehemmiyet vermeliyiz. İstihdamı arttırmayan hiçbir ekonomik başarının bizim nezdimizde kıymeti yoktur. Bunun için son dönemde yaşadığımız ekonomik sıkıntılarla mücadeleyi istihdam odaklı bir anlayışla başlattık” dedi.
“EKONOMİDE, NİMET-KÜLFET DENGESİNİ DOĞRU ŞEKİLDE KURMALIYIZ”
Uygulanan proaktif ekonomi yönetiminin bütçe açığını bir miktar arttırdığının farkında olduklarını, önümüzdeki yılların programlarının yine mali disipline dikkat edilerek uygulanacağını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bununla birlikte, içinde insanın olmadığı, halkı mutlu etmeyen bir ekonomi politikasının, velev ki tüm rakamlar, tüm hedefler tutturulsa dahi anlamlı olmadığına inanıyorum. Yapmamız gereken, hem hedeflerimize ulaşmamızı sağlayacak, hem milletimizi mutlu edecek, hem de mali kontrolü elden kaçırmayacak bir ekonomi yönetimi anlayışına daha sıkı sarılmaktır. Bu çerçevede icap ettiğinde vergi artışı yapılmaz mı? Elbette yapılır. Ama bir şartla. Ortaya çıkan yükü doğru hesaplayarak millete bunu en baştan izah etmemiz, insanları yapacakları fedakârlıkla elde edilen kaynağı nereye kullanacağımıza ikna etmemiz şartıyla tabi ki bunu yapabiliriz.”
‘Ben yaptım oldu’ anlayışının her konuda olduğu gibi ekonomi politikalarında da yerinin olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim milletimize taahhüdümüz, ekonomide nimet-külfet dengesini en doğru şekilde kurmaktır. Geçtiğimiz 15 yılda bunu önemli ölçüde başardık, inşallah önümüzdeki dönemde de bunu başaracağız” sözlerine yer verdi.
Konuşmasının sonunda TBMM’nin yeni yasama yılının hayırlı olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, hafta sonunda Afyon’da milletvekilleri ile istişare toplantısında bir araya geleceğini açıklayarak ve AK Partili milletvekillerine çalışmalarında başarılar dileyerek tamamladı.