Başbakan Binali Yıldırım, Singapur’a hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi, gazetecilerin sorularını cevapladı.
Singapur ve Vietnam’a gerçekleştireceği ziyaretlere ilişkin bilgi veren Yıldırım, perşembe günü Türkiye’ye döneceklerini söyledi.
Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong ile görüşme yapacağını, çeşitli endüstri tesislerinde bazı temaslarının olacağını aktaran Yıldırım, Singapur-Türk İş Forumu’na katılacaklarını, Singapur’daki ileri gelen iş adamları ve sivil toplum örgütlerine bir toplantıda hitap edeceklerini belirtti.
Singapur Cumhurbaşkanı Tony Tan Keng Yam ile de görüşme yapacağını aktaran Yıldırım, Vietnam’a ilk defa başbakan düzeyinde bir ziyaretin gerçekleşeceğini, bu toplantıya iki tarafında önem verdiğini vurguladı.
Vietnam’ın, Çin’le ekonomik ilişkilerinin yoğun olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
“Bizim için de yeni iş yapabileceğimiz bir alan olarak gözüküyor. Bu bağlamda Başbakanı ve Cumhurbaşkanıyla ve iş alemi ile bir araya geleceğiz etraflıca neler yapabiliriz karşılıklı olarak bunları görüşüp, değerlendirme fırsatımız olacak. Singapur, esasında bizim stratejik ortak saydığımız bir ülkedir ve ilişkilerimiz karşılıklı güven içerisinde yıldan yıla gelişmeye devam ediyor. 2015 yılında G20 zirvesi marjında imzaladığımız Serbest Ticaret Antlaşması 15 gün önce yürürlüğe girdi. Dolayısıyla bu Singapur, Türkiye ilişkileri bakımından yeni bir döneminde başlangıcı anlamına geliyor.”
Yıldırım, ziyarette Başbakan Yardımcıları Mehmet Şimşek ve Recep Akdağ ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin de yer alacağını söyledi.
Başbakan Yıldırım, ziyaretlerin Türkiye için faydalı olmasını diledi.
Bir gazetecinin “Diyanet İşleri Başkanlığı’na kim atanacak?” sorusuna Yıldırım, “Aday var mı? Atanınca zaten herkes öğrenecek.’ yanıtını verdi.
“Afrin’e ve İdlib’e yönelik operasyon yapılacak mı?” sorusu üzerine ise Yıldırım, şunları kaydetti:
“Buralar kaynayan kazan gibi. Burada kimin eli kimin cebinde belli değil. Terör örgütleri maalesef her birisi diğerinden iktidarı devralıyor ve ciddi bir istikrarsızlık var. Bunun bedelini de orada yaşayan masum insanlar ödüyor, bir de Türkiye. Türkiye buraya komşu olduğu için terör tehdidi sürekli mevcut. Bu sabah 5 DEAŞ örgüt mensubu sınırı izinsiz geçmek isterken yakalanarak etkisiz hale getirildi. Kontrol altına alındı.”
Türkiye’nin, ülkenin sınır güvenliği bakımından, milletin can ve mal güvenliği bakımından var olan tehdit ister içerde, ister dışarıda olsun gereken cevabı vereceğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
“Dün olduğu gibi bundan sonra da hiç tereddüt etmeden bu cevabı veririz. İran, Rusya veya diğer ülkelerin askeri personelinin genelkurmay başkanlarının veya üst düzey siyasetçilerin gelip gitmesi gayet normal. Çünkü Suriye’de kalıcı bir barış sağlanması için müşterek bir çalışma var. Bir Astana süreci var. Ayrıca koalisyon güçleriyle yaptığımız çalışmalar var. Amaç sağlanan geçici ateşkesin kalıcı hale getirilmesi ve Suriye için nihai barış sürecinin sağlanması. Buna yönelik teklifler var, çabalar var. Bunlar gelip Türkiye ile istişare ediyorlar, olay bundan ibaret. Tabii ki Suriye’nin geleceği bakımından, Suriye’deki insanların tekrar evlerine barklarına dönmeleri bakımından, bu konuyu Türkiye’nin yakından takip etmesi gereken çözümlere katkı sağlamasından normal bir şey yok.”
Bir gazetecinin “Memur-Sen ve Çalışma Bakanıyla bir görüşme yapacağınızı öğrendik. Görüşmeyle ilgili detayları öğrenebilir miyiz?” sorusuna Yıldırım, “Nereden öğrendiniz, kimseye söylemedim.” yanıtını verdi.
Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının bir süredir memur sendikalarıyla görüşmeleri sürdürdüğünü vurgulayarak, pazartesi gece yarısına kadar süre olduğunu ifade etti.
Bu süre zarfında mutabakat sağlanırsa sözleşmenin imzalanacağını aktaran Yıldırım, sağlanamazsa hakem kuruluna gideceğini ve hakem kurulunun bir karar vereceğini dile getirdi.
“Ümit ederiz ki bu hakeme ihtiyaç kalmadan makul bir seviyede anlaşma sağlanır.” ifadesini kullanan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Tabii sendikaların görevi, alabildiğince çok fazla imkan almak. Memurlar veya temsil ettikleri çalışanlar adına bizim görevimiz de hesapları denk düşürmek. Yani kaynaklarımızı, ihtiyaçlarımızı karşılaştırıp, gereken makul bir seviyede çözüm üretmek. Dolayısıyla burada sendikacılarımızın bizim kadar ülkenin kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiği konusunda tereddütüm yok. Gönlümüz çok arzu eder, çok çok fazla verelim ama şartlar ortada bölge şartları ortada dünya şartları ortada. Şu bilinmelidir; memurlarımızı, çalışanlarımızı enflasyonun altında bir ücrete mahkum etmeyeceğiz. Enflasyon kayıplarını vereceğiz. Hatta bazı birtakım yan imkanlarla bunun üzerinde de bazı imkanları sağlamış olacağız. Bu çerçevede bugüne kadar yapılan çalışmalar konusunda hem sayın bakan hem de memur sendikaları başkanı bana bilgi verecekler ve bundan sonraki safahat hakkında da bir hal tarzı bir hareket tarzı belirlemiş olacağız.”