Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organizasyonuyla Doğu ve Güneydoğu’dan gelen öğrencilerin iştirakiyle gerçekleştirilen yaz etkinliğinin kapanış oturumunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarihini, kültürünü ve medeniyetini bilen; kendini her alanda en iyi şekilde yetiştiren bir neslin geldiğine inanıyorum, bu nesli karşımda görüyorum. Biz nasıl ecdadımıza mahcup olmamak için gece-gündüz çalışıyorsak, sizlerin de aynı anlayışla çok daha fazla gayret göstereceğinizden en ufak bir şüphe duymuyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nca İstanbul Müftülüğü’nün ev sahipliğinde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden 220 öğrencinin iştirakiyle gerçekleştirilen yaz etkinliğinin Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen kapanış programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması öncesinde katılımcılara, Mısır’da şehit edilen Esma Biltaci’ye babasının cezaevinden gönderdiği mektubun okunduğu video izletildi. Bu videoya değinerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Allah’ın herkese o makamı lütfetmesi temennisinde bulundu. O makamların herkesi çok daha farklı ufuklara taşıyacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aramızda inşallah Esma Biltaci’leri görüyorum, Mus’ab bin Umeyr bunları görüyoruz. Sizleri tebrik ediyorum, kutluyorum” dedi.
“DOĞU VE GÜNEYDOĞU’DAKİ KİRLİ ÇARKLARI TERSİNE ÇEVİRECEKSİNİZ”
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen yaz kampının kapanış toplantısında yer almasının kendisine ayrı bir güç kattığını dile getiren, gençlerin geleceğe yönelik Türkiye’nin birer köşe taşı olduğuna ve olacağına inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah sizler özellikle Güneydoğu’da, Doğu’da döndürülmek istenen o kirli çarkları, şu anda tersine çeviriyorsunuz, tersine çevireceksiniz. Buna inanıyorum. Bu yaz kamplarının bundan sonra inşallah çok daha farklı ve güçlü bir şekilde düzenlenmesini arzu ettiğimi ifade etmek istiyorum. Onu da Başbakan Yardımcımla az önce burada değerlendirdik. İnşallah bunu hem farklı illere yaymamızın, özellikle illerinden çıkamayan Güneydoğulu yavrularımızı, Türkiye’nin değişik illerindeki, bizim o medeniyet tasavvurumuzun, medeniyetimizin köşe taşlarımızla onların tanışmasını sağlamamızın çok büyük önemi olduğuna inanıyorum. Bunlar da bizim için zaten problem değil. Bunları süratle halledip bütün yavrularımızı, gerek orta gerek lise kısmındaki öğrencilerimizi buralara inşallah sevk etmek suretiyle, buralarda birer aylık yaz kurslarıyla yaz boyu bu çalışmaları devam ettirmenin çok çok faydalı olacağına inanıyorum” diye konuştu.
“BİZ MAZLUMUN SAHİBİYİZ”
Geleceğin emanet edildiği nesil olarak gençlerin istiklal şairinin tasvir ettiği Asım’ın nesli olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım, boğamazsam da hiç olmazsa yanımdan kovarım. Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam. Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale. Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale… Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum. Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım, çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu” dizelerini okudu.
“İşte biz mazlumun sahibiyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizler inanıyorum ki mazlumların dostu, sahibi olacaksınız ve zalimlerin de karşısına dikileceksiniz. Sizler bu kurslara iştirakinizle, zulmü alkışlamayacağınızı, ecdadınıza sahip çıkacağınızı, haksızlığa rıza göstermeyeceğinizi, hele esarete asla katlanamayacağınızı, bunun için gerekirse tüm dünyaya meydan okuyacağınızı ifade etmiş oluyorsunuz. Bunu zor iş zannetmeyin. Bütün mesele o inançla, o imanla yetişmektir” ifadelerini kullandı.
Çanakkale’de yedi düvelin dize getirildiğini, Kurtuluş Savaşı’nda şartlar ne olursa olsun vatana sahip çıkıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, o zaman birleşen bütün dünyanın derdinin Anadolu topraklarını ele geçirmek olduğunu, ancak ellerinin boş döndüğünü ifade ederek, onların gücü karşısında ise imandan başka bir güç olmadığını kaydetti.
“15 TEMMUZ GECESİ MİLLETİM KAÇMADI”
15 Temmuz’da ezanına ve bayrağına el uzatanların başını ezeceğini tüm dünyaya ilan eden bir ecdadın mirasını devralacak nesle yakışan duruşun buradaki öğrencilerin duruşu olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “F16’lar bu milletin üzerinden uçtu mu? Uçtu, ama 15 Temmuz gecesi benim milletim kaçmadı. Tam aksine üzerine üzerine gitti. 250 şehit verdik. Hepsi şehadete yürüdü. Ama bir şeye inanıyorlardı. ‘Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler ancak siz bilemezsiniz’ İşte buna inanmak çok önemi. Çünkü o ölmeyeceğine inanmıştı ve öyle yürümüştü. Öyle yürüdükleri için de Rabbimin onları Peygamberlere en yakın makamda, şehadet makamında ağırladığına biz inanıyoruz. Bu yolda yürüyeceğiz. O gece 2 bin 193 gazi verdik. Birçoğu kolunu, ayağını kaybetti. Birçoğunun şu anda mermi çekirdekleri vücudunun değişik yerlerinde ama şerefle onu taşıyorlar. Şimdi bizim böyle bir ecdadımız var. Bunlar bir yıl içerisinde yaşadığımız bir olayın inşallah mensupları ve sizler de onların şahitlerisiniz. 18 Mart 1915’i yaşamadınız, okuyorsunuz ama 15 Temmuz’u yaşadık. Dolayısıyla bu bizim için çok daha anlamlı. Sizler anneler olarak, diğer gençlerimiz babalar olarak evlatlarımızı inşallah bu şuurla yetiştireceğinize inanıyorum. Siz yeni bir neslin inşasında, ihyasında mimarlar, mühendisler olacaksınız. Bu bakımdan atılacak bu adımlar çok önemli, bu yaz kampı bu noktada çok önemli. Rabbim yar, yardımcınız olsun, Rabbim feyzinizi artırsın.”
“TARİHİNİ, KÜLTÜRÜNÜ VE MEDENİYETİNİ BİLEN BİR NESİL GELİYOR”
Çeşitli platformlarda kimilerinin yeni nesil konusunda ümitsizliğini dile getirdiğini gördüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin ise tam tersine yeni nesilden ümitli olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, onlar gibi ümitsizliğinin bulunmadığını belirterek, “Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmeyeceğiz. Tarihini, kültürünü ve medeniyetini bilen; kendini her alanda en iyi şekilde yetiştiren bir neslin geldiğine inanıyorum, bu nesli karşımda görüyorum. İnşallah sizler ülkemizi ve milletimizi bugün bulunduğu yerden çok daha ilerilere taşıyacaksınız. Bunun için Türkiye’nin 2053 ve 2071 vizyonlarını biz sizlere emanet ettik. Biz göremeyeceğiz ama siz inşallah o günleri görecek ve yaşayacaksınız. Biz nasıl ecdadımıza mahcup olmamak için gece-gündüz çalışıyorsak, sizlerin de aynı anlayışla çok daha fazla gayret göstereceğinizden en ufak bir şüphe duymuyorum. Geçtiğimiz 14 yılda eğitimden sağlığa, teknolojiden ulaştırmaya kadar her alanda yaptığımız yatırımlar hep size daha iyi bir gelecek bırakmak içindir. Şu manzara hamdolsun emeklerimizin boşa gitmediğini gösteriyor” dedi.
Salonda bulunan gençlerin Mardin, Şırnak ve Hakkâri’den geldiğini ve terörün son 35 yılda vatandaşların tamamının, özellikle bu şehirlerde bulunan insanların hayatında çok derin yaralar açtığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasette 40 yıllık bir geçmişi olduğunu ve Gençlik Kolları’nda çalıştığı dönemlerde bu bölgede çalışmalar yürüttüğünü anımsattı. Ziyaretlerinde bugün şehit olduğuna inandığı kişilerin kerpiç evlerinde misafir olduğunu anlattı.
“KİM ALLAH’A DAHA YAKINSA ÜSTÜN OLAN ODUR”
O yıllarda ekonomik durumunun otelde kalmaya imkân vermediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O zaman bizim öyle otelde kalacak ne imkânımız, paramız böyle bir şey yoktu. Dolayısıyla giderdik, onlar orada hemen yer yatağını sererler, biz de o yer yatağında onların misafiri olur, onlarla beraber hazırladıkları o bütün kendi neyi var, neyi yok açarlar, ekmeğini, peynirini, çayını vesairesini koyar, kahvaltımızı yapar ondan sonra tekrar bölgedeki çalışmalara giderdik. Fakat gel gör ki devran değişti. Şimdi onların sokaklarının önünde ne yazık ki hendekler açıldı. O hendeklere ne yazık ki benim o bölgedeki kardeşlerimi gömmek istediler. Ne dediler? ‘Biz Kürtlerin temsilcisiyiz.’ Yalan söylediler. Halbuki onların benim Kürt kardeşlerimle alakaları yoktur. Onların temsilcisi falan da değildirler. Yalan söylüyorlardı. İşte 7 Haziran seçimlerinde biraz başarı gördüler ve hemen ardından sokaklara çağırdılar ve 53 kişinin ölümüne neden oldular. Ölenler kimdi? Hepsi de benim Kürt kardeşlerimdi. Peki öldüren? Onlar da Kürt’tü. Hani siz Kürtlerin temsilcisiydiniz, nasıl iş bu?” diye sordu.
AK Parti hükûmetinde ve partide üst düzey yöneticiler arasında Kürtler bulunduğuna da belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın Kürt olduğunu söyledi. “Yozgat milletvekili diye Türk sanmayın Kürt’tür Kürt. Başbakan Yardımcımız, Gaziantep Milletvekili köken itibarıyla Batmanlı Mehmet Şimşek Kürt’tür. Bizim böyle bir derdimiz yok” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Ayşe Türkmenoğlu, o da Kürt’tür. Soyadının Türkmenoğlu olduğuna bakmayın. Aynı şekilde şu anda Mehdi Bey, benim Genel Başkan Yardımcım. Daha önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yaptı, şimdi İstanbul Milletvekili, Kürt’tür. Bizim böyle bir derdimiz yok. Rabbim bizi kabileler halinde yarattı ama birbirimizle iyi tanışalım, anlaşalım diye yarattı. Üstünlük neyle? Ne Türklükle ne Kürtlükle ne Lazlıkla ne Çerkezlikle ne Romanlıkla ne şununla ne bununla… Üstünlük itikat ile… Kim Allah’a daha yakınsa en üstün olan odur. Mesele o, diğeri boş.”
“BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN ÇOCUKLARIMIZ VE GENÇLERİMİZE VADEDEBİLECEĞİ HİÇBİR GELECEK YOK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rizeli olduğunu hatırlatarak, bir gün babasına “Laz mıyız, Türk müyüz?” diye sorduğunu, babasının da kendisine büyük dedesiyle yaşadığı bir anıyı anlattığını aktararak, babasının sorduğu aynı soruya büyük dedesinin, Allah’ın öldükten sonra kavimlerini sormayacağını belirterek, “Elhamdülillah Müslümanım de geç” diye cevap verdiğini dile getirdi.
Türk’ü de Kürt’ü de Çerkez’i de Arnavut’u da yaratandan ötürü seveceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onun için bölücü örgütün çocuklarımıza ve gençlerimize vadedebileceği hiçbir gelecek yoktur. Yasin’imizi nasıl şehit ettiler biliyorsunuz. Yasin’imiz 15 yaşındaydı, Diyarbakır’da kurban eti dağıtıyordu, ne yaptılar? Kaçıncı kattan attılar biliyorsunuz. Şehit ettiler, ondan sonra da araçla üzerinden geçtiler. Bunlar alçak, bunlarda insana saygı yok, bunlar haysiyetsiz. Bunların insana saygıyı bir kenara koyun, bunlarda merhamet, bu tür duygu yok. Tam tersine terör örgütü hayallerimizi çalarak, hayatlarımızı karartarak en büyük kötülüğü yavrularımıza yaptı. Örgütün eylemlerinde öncelikle okulları, yurtları, öğretmenleri hedef almasının sebebi budur” diye konuştu.
“CAMİDEN, MESCİTTEN TERÖR VE TERÖRİST ÇIKMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa süre önce terör örgütü tarafından öldürülen öğretmenler Şenay Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz’ı anarak, Allah’tan rahmet diledi.
Din görevlilerine yönelik saldırıların da hiç kesilmediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Örgütün amacının, bölgedeki çocuklarımızı hem okuldan hem camiden kopartarak kendi sapkın ideolojilerinin kulu, kölesi, robotu yapmak olduğu açıktır. Niye? Çünkü biliyorlar ki camiden, mescitten, o minberlerden, o mihraptan, o vaaz kürsüsünden terör ve terörist çıkmaz” ifadelerini kullandı.
“ZİHİNLERİ BİLGİYLE, GÖNÜLLERİ İMANLA DOLU NESİLLER, BİRİLERİNİN KORKULU RÜYASI OLDU”
Zihinleri, gönülleri imanla dolu nesiller yetişmesinin birilerinin hep korkulu rüyası olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde zihinleri bilgiyle gönülleri imanla dolu nesiller yetişmesi, birilerinin hep korkulu rüyası olmuştur. Bir dönem zirveye çıkan imam hatip okulu alerjisinin gerisindeki sebep de budur. Ona da tahammül edemediler. Niye? Çünkü imam hatipte farklı bir nesil gelir endişesini taşıdılar. Sırf bunun için eğitim sistemimiz defalarca altüst edilmiştir. Bunu söylerken diğer düz, Anadolu, fen, bunları asla bir kenara koymak, böyle bir düşüncemiz yok, oraların mezunlarına da bizim şiddetle ihtiyacımız var. Onların üzerinde de özel çalışmalarımız var. Kaliteyi oralarda da arayacağız. FETÖ, işte bu zaafı kullanarak ülkemizde kök salmış ve milletimizin başına bela olmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığımızın aslında bu konuda ciddi eksiklikleri olduğunu da söylemek isterim. Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda çok ama çok geç kalmıştır. Defalarca bu ikazları meydanlarda yaptık, özel görüşmelerimizde yaptık, özellikle Güneydoğu, Doğu, buralardaki çalışmalarda geç kaldık. Biz melle müessesesini niye kurduk? Bunun için kurduk” dedi.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın görevi en iyi, doğru, ileri, pozitif eğitimi vermekse Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevinin de İslam’ı en doğru, güzel ve sağlıklı şekilde topluma ve çocuklara öğretmek olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüldüğü gibi boş bırakılan her alanı birileri gelip dolduruyor, onun için alanların boş bırakılmasına tahammülümüz yok. Devlet ve millet olarak el ele vererek okullarımız ve camilerimiz başta olmak üzere hiçbir yerde, hiçbir alanda boşluk bırakmamak mecburiyetindeyiz. Bizim büyük hedeflerimiz, büyük hayallerimiz var, öyleyse bunlara uygun bir gayret ortaya koymalı, yine bunlara uygun nesiller yetiştirmeliyiz” şeklinde konuştu.
“CAMİLERİMİZİN İÇİNDE BİR HAYAT VE RUH OLMALI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Okullarımızı dört duvar, bir tahta, bir öğretmenden ibaret kurumlar olarak görmeyeceğimiz gibi, camilerimizi de yine aynı şekilde, dört duvar, bir mihrap, bir imamdan ibaret mekânlar olarak bırakamayız. İçini doldurmamız lazım. Okullarımızı da camilerimizi de toplum hayatımızın yaşayan birer parçası haline dönüştürmeden hedeflerimize ulaşamayız. Camilerimizin içinde bir hayat, bir ruh olmalı. Sadece beş vakit namaz, ondan sonra kapıyı kapa, çekil git. Böyle cami olamaz. Bizim hayatımızda böyle bir cami yok. Ama ne yazık ki camilerimize bu anlayışı yerleştiremedik. Yeni dönem bana göre beş vakit ibadette ve ibadetin dışında camilerimiz sürekli hareket halinde olmalı” diye konuştu.
Atılacak adımlarla Türkiye’nin yeni bir sıçrama dönemine gireceğine inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, gücünü imanımızdan, inancımızdan alan mücadeleci yapımıza borçluyuz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için milletimizi kimi zaman etnik, kimi zaman mezhebi, kimi zaman ideolojik fitnelerle bölmeye, parçalamaya, kendi içinde çatıştırmaya çalışıyorlar. İşte şu anda Suriye’yi görüyorsunuz, Irak’ı görüyorsunuz. Ama unutmayın, benzer şeyleri bizde de yapmaya çalışıyorlar, inşallah biz bunlar fırsat vermeyeceğiz, onun için çalışıyoruz. Kimi zaman kısmi neticeler alınmış olsa da nihai noktada milletimiz bu oyunu deşifre etmeyi hep başarmıştır. İşte PKK hangi amaçla sahaya sürülmüşse, FETÖ de aynı gaye için kullanılmıştır. DEAŞ denilen örgüt üzerinden gerçekleştirilen İslam düşmanlığı ve dökülen Müslüman kanı başka hiçbir şekilde yapılamazdı. İşte Gabar’da, Cudi’de, Tendürek Dağları’nda, Bestler Derelerde şu anda acaba bizim güvenlik güçlerimiz neyin mücadelesini veriyor? Sizlerin huzurunu, refahını oralarda tesis etmenin mücadelesini veriyor” dedi.
“FETÖ’NÜN TABANI İBADET, ORTASI TİCARET, TAVANI İHANETTİR”
Şırnak’ı, Mardin’i, Hakkâri’yi yeniden tesis ettiklerini ve medeniyetin inşasını sağlamaya çalıştıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En büyük hata, PKK’yı Kürt kardeşlerimizle DEAŞ’ı İslam ile FETÖ’yü Allah rızası için çalışan yapılarla özdeş hâle getirmektir. Yanlış burada yapıldı. Adamlar diyor ki ‘Allah rızası için çalışıyor’. Ne Allah rızası? Bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanettir. Ben neyi tarif ettim? FETÖ’yü tarif ettim. Maalesef bunlar böyle. Şu anda işte yargı sürecinde içeride ne yalanlar söylüyorlar. ‘Ben o değilim’ diyor. Hâkim de diyor ki ‘Bak her şeyiyle, pantolon gömleğin her şeyinle bu. Sen busun.’ ‘Ben değilim’ diyor. Bütün görüntüler ortada. ‘Ben yokum.’ diyor. Çünkü bunlarda yalan meşrudur. Bunlarda takiye ise takiye de var. Her şey var bunlarda. Numara çok. Yalan dolan çok. Ümmeti böyle parçaladılar. Ümmeti böyle sıkıntının içine soktular” ifadelerini kullandı.
Yalancının mumumun yatsıya kadar yanacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ancak bunlarınkinin daha erken söneceğini söyledi. DEAŞ’ın da benzer bir durumda olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu örgütle de içeride ve dışarıda ciddi bir mücadele yürütüldüğünü kaydetti.
“BU CAN BU TENDE OLDUKÇA BU MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİM”
PKK, YPG ve PYD ile de mücadelenin sürdüğünün belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu can bu tende oldukça bu mücadeleyi Allah’ın izniyle hep beraber sürdüreceğiz. İnşallah bir yandan bu örgütlerin kökünü kurutacak tedbirleri hayata geçirirken, diğer yandan da aynı örgütlerin istismar araçlarını da ellerinden almamız şart ve bunu da alacağız. PKK’nın bir kiralık katiller güruhu, DEAŞ’ın aynı şekilde karanlık bir operasyon aracı, FETÖ’nün bir mankurtlar sürüsü olduğu gerçeğini tüm dünyaya inşallah kabul ettirmeliyiz ve ettireceğiz. Bunu yapacak olan da eğitim kurumlarımızdır. İnşallah aynı zamanda Diyanet Teşkilatımızdır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaz kampının düzenlenmesinde emeği olanları da tebrik etti. Gelecek yılki buluşmanın daha dar kapsamlı yapılıp, gençlerin sorularını da yanıtlamayı istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Herhalde zor soru sormazsınız, bu şekilde alışverişimizi daha iyi yapmış oluruz” dedi.
“Önümüzdeki yıl Allah ömür verirse tekrar sizlerle bir arada olmak üzere sizleri Allah’a emanet ediyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sizlere biz Hakkâri’de Selahattin-i Eyyubi Havalimanı’nı inşa ederek farklı bir yol açalım istedik. Şırnak’ta Cizre’de Şerafettin Elçi Havalimanı’nı açarak, yol açalım istedik. Mardin’de aynı şekilde havalimanını en modern şekilde inşa ettik. Oralarda havalimanı yoktu. Niye? Çünkü bizden önce gelenler bunu sizlere layık görmediler ama biz dedik ki; ‘Batı’da ne varsa Doğu’da, Güneydoğu’da da o olacak.’ Ne dedik? ‘Hava yolu halkın yoludur, dolayısıyla bunu oralarda kurmamız lazım.’ dedik ve kurduk. İnşallah daha güzel şeyleri de yapacağız ama sizlerle önümüzdeki yıl yapacağımız yaz kampında bir arada olmak üzere sizleri Allah’a emanet ediyorum.”