İstanbul Çekmeköy’deki toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski Türkiye görüntüleri, darbecilerin, terör örgütlerinin, ülkemizi diz çöktürmeye çalışan şer güçlerinin özlemidir. Biz asla böyle bir Türkiye görüntüsüne razı değiliz. Milletimizle birlikte büyük Türkiye’yi istiyoruz. Milletimizle birlikte güçlü Türkiye’yi istiyoruz. Milletimizle birlikte lider ülke Türkiye’yi istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Çekmeköy’de kamu kurumları ve ilçe belediyesi tarafından yapımı tamamlanan hizmet ve tesislerin toplu açılış törenine katıldı. Taşdelen Meydanı’nda düzenlenen törende; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve bazı milletvekilleri de hazır bulundu. İlçe halkının da yoğun katılımıyla gerçekleşen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
“ÇEKMEKÖY HALKI 15 TEMMUZ’DA KAHRAMANLIĞINI TARİHE YAZDI”
İstanbul’un en genç ilçelerinden biri olan Çekmeköy’ün yıldızının, hem doğal güzellikleri hem üretime, istihdama olan katkısıyla giderek parladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminde Çekmeköy halkının cesaretle sokaklara dökülerek, darbecilerin karşısına dikildiğini ve kahramanlığını tarihe yazdırdığını söyledi.
16 Nisan’da gerçekleşecek referandumun, 15 Temmuz’un hesabını sorma günü olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kandil’den ve Pensilvanya’dan, PKK ve FETÖ terör örgütleri ele başlarının halka referandumda ‘hayır’ denmesi için haber gönderdiğini hatırlattı ve “Bilesiniz ki ‘hayır’ diyenlerin şu anda attığı adım budur ve bunlar şu anda bölücü terör örgütlerine destek verenlerdir. Bunların ta kendisidir. Niye ‘evet’ diyemiyorlar? Çünkü ‘evet’ bunların bu ülkedeki geleceğini karartacaktır. Bakın şunu unutmayın, sevgili Peygamberimiz buyuruyor; ‘Kişi sevdikleriyle beraberdir’ Sen Kandili mi seviyorsun? Onlarla berabersin. Ne diyor Kandil? ‘Hayır’ ‘Hayır’ diyenler onlarla beraber haşrolunacak. Bu kadar açık ortada” diye konuştu.
“MEVCUT SİSTEMDE DİRENMEK, TÜRKİYE’Yİ EKONOMİK KRİZLERİN PENÇESİNE TERK ETMEKTİR”
Türkiye’nin artık her 10- 15 yılda bir ayağına dolaşan darbe, muhtıra, ekonomik kriz gibi prangalardan kurtulmak zorunda olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belediye Başkanlığı, Başbakanlığı, Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde yaşadığı tecrübelerin kendisine çok şey öğrettiğini aktardı ve şunları söyledi: “Çok şey gördük, çok şey tecrübe ettik. Gördük ki Türkiye artık mevcut yönetim sistemiyle yoluna devam edemez. Mevcut sistemde ısrar etmek, ‘Bu ülke sürekli darbe tehditlerine açık kalsın’ demektir. Mevcut sistemde direnmek, Türkiye’yi ekonomik krizlerin pençesine terk etmek demektir. Mevcut sistemi savunmak, bu ülkenin terör örgütleri karşısındaki mücadelesinin başarıya ulaşmamasını istemektir. ‘Böyle gelmiş, böyle gitsin’ demek, bu millete her türlü zulmü, yokluğu, yoksulluğu müstahak görmektir. Eski Türkiye görüntüleri darbecilerin özlemidir. Terör örgütlerinin özlemidir. Ülkemizi diz çöktürmeye çalışan şer güçlerin özlemidir. Biz asla böyle bir Türkiye görüntüsüne razı değiliz. Milletimizle birlikte büyük Türkiye’yi istiyoruz. Milletimizle birlikte güçlü Türkiye’yi istiyoruz. Milletimizle birlikte lider ülke Türkiye’yi istiyoruz. Milletimizle birlikte muhasır medeniyetler seviyesinin üstündeki Türkiye’yi özlüyoruz. Bunun için her bir vatandaşımız 16 Nisan’da, sandık başına gittiğinde verdiği oyun ne anlama geldiğini çok iyi bilmelidir.”
Halk oylamasına sunulan yeni sistemde Cumhurbaşkanı ile Başbakanlık görevlerinin birleştiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar bunu ana muhalefetin başındaki zat bilmiyorsa da ben buradan hatırlatayım. Ne yapalım öğrenecek. Biz anlatacağız, siz de anlatacaksınız böylece öğrenecek” ifadelerini kullandı.
“CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDAKİ KAVGALARIN SEBEP OLDUĞU SIKINTILARI GERİDE BIRAKIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemde Cumhurbaşkanının başka partiden Başbakanın da başka partiden olma ihtimalinin olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Malum olduğu üzere, hâlâ yeni sistemde Başbakan olduğunu sananlar var, onun için buradan bilenlere hatırlatmak, bilmeyenlere öğretmek için Anayasa değişikliğinin ne getirdiğini kısaca ifade edeyim. Yeni sistemin en önemli özelliği, yürütme görevini cumhurbaşkanına vererek milletin kime sorumluluk verdiğini, dolayısıyla kimden hesap soracağını netleştirmesidir. Artık koalisyonlar ve bunların yol açtığı krizler sona eriyor. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki kavgaların sebep olduğu sıkıntıları geride bırakıyoruz. Cumhurbaşkanının ve Meclis’in görev süresi 5 yıl olarak belirlenerek istikrar güvence altına alınıyor ama başarırsa, kendini sevdirirse, kabul ettirse ikinci bir 5 yıl daha milletten yetki alabilir. Cumhurbaşkanı yüzde 50 artı 1 oyla seçildiği için hiç kimsenin, hiçbir kurumun millete rağmen herhangi bir tasarrufta bulunma imkânı kalmadı.”
Ana muhalefet liderinin yaptığı bir Meclisin bütün yetkilerinin elinden alındığını iddia ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların bu ülkede dikili ağacı yok. Üst üste koydukları taşları yok. Bunların millete karşı sorumluluğu yok. Biz, ‘Yasama organı olan Meclisin kanun yapma yetkisi vardır’ diyoruz. Bu ise çıkıp güpegündüz yalan söylüyor, ‘yoktur’ diyor. Her şey ortada, metin ortada, şu metni oku, 18 madde… Şimdi ben bu meydandaki tüm kardeşlerime sesleniyorum; sizlere dağıtılan bu 18 maddelik metni okuyun, her şey orada var. Millete karşı sorumlu olan Cumhurbaşkanı, ne kendisi millete rağmen herhangi bir adım atabilir ne de böyle bir yanlışa izin verebilir” şeklinde konuştu.
Mevcut sistemde hükûmetlerin kanun tasarısını hazırlayıp Meclisin bunları onayladığını yeni sistemde ise sadece milletvekillerinin kanun teklifi verebileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet liderinin “550’den 600’e çıkacak. 550 bize yetmedi mi? Bize 450 bile fazla” şeklindeki sözlerine atıfta bulundu ve “Ana muhalefetin başındaki zata şunu söylemek lazım, temsilde adalet denen bir şey var, işte bu Anayasa bunu getiriyor. Sen şu Avrupa ülkelerine bir bak, Almanya’da Alman parlamentosunda kaç milletvekili var bir bak, oradan bir ders al” diye ekledi.
“TÜRKİYE, 25 YILDIR CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİYLE YÖNETİLİYOR OLSAYDI İKİ KAT ZENGİN OLACAKTI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa değişikliği ile yargının tarafsızlıkla güçlendirileceğini, yargıda attıkları bu adımın yanında yüksek yargı organlarının teşekkülünde Cumhurbaşkanını ve Meclise de söz hakkı tanınacağını ve böylece yargı ile millet arasında bağın güçlendirileceğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, birilerinin “Cumhurbaşkanı Hükûmet Sistemi, milletin karnını mı doyuracak” dediğini aktardı ve şöyle konuştu: “Evet yeni sistem milletin karnını doyuracak, nasıl mı? Sizlere ve bu soruyu soranlara anlatayım, ülkemizin koalisyon hükûmetleri döneminde ortalama büyüme oranı yüzde 4 iken tek parti iktidarları döneminde bu oran yüzde 5,9. Başka ifadeyle şayet Türkiye son 25 yıldır cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetiliyor olsaydı ekonomik açıdan bugünkünden iki kat daha büyük olacaktık, iki kat daha zengin olacaktık. Koalisyon dönemlerinde milletimizin cebinden çalınan paralar son 14 yılda olduğu gibi yatırıma istihdama dönüştürülseydi, bugün olduğumuz yerin iki kat daha ilerisinde olacaktık. Koalisyon dönemlerinde tek parti yıllarına göre faizlerin dört kat, bugünküne göre de 10-11 kat fazla olduğunu görürsünüz. Eğer faiz giderlerinin millî gelire oranı, biz iktidara gelmeden önce 2002 seviyesinde olsaydı 1 trilyon 800 milyar lira faiz ödemesi yapardık. Bu dönemde faiz yükümüz 700 milyar lirada kaldı. Aradaki 1 trilyon 100 milyar liraya ne oldu? O para altyapı olarak, eğitim, sağlık, sosyal yardım olarak milletin hizmetine sunuldu. Bize düşman olanların kuyruk acısı kendi ceplerine atmak istedikleri bu 1 trilyon 100 milyar lirayı milletimizin cebine aktarmış olmamızdan kaynaklanıyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2003 yılından beri para musluklarının nerelerden kesilip hangi hizmetlere aktarıldığını milletin çok iyi bildiğini dile getirerek, ülkeye yılda gelen uluslararası sermaye miktarının 1 milyar doları bile bulmadığına işaret etti. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu rakamın geçen 14 yılda ortalama 13 milyar dolara ulaştığını, ülkede istikrar, güven ortamı olunca yatırım da istihdamın da ihracatın da gerçekleşeceğini söyledi.